24/08/20

SUBHANALLAH ♡

Namaz sonrası tesbihatı çekerken Subhanallah'ta hep bir dalıp gidiyorum; her defasinda onu mutlaka diğer zikirlerden fazla çekiyorum.
-
Bu sefer şaşmayacağım, dalmayacağım! diye zihnimi zapt eylersem, şart koşarsam kendime ne âlâ!
Peki dalıp gidemeyeceksem mânâ alemlerine, kaptiramayacaksam kendimi, o hâlde zikretmek ne mânâ? :)
~
Neyse ki kıvrak zekâmla hallediyorum yine bunu da; zaten her 33'te var olan o sınırı belirginleştiriyorum tesbihte iyice, hoop ayılıp toparlıyorum kendimi zikrin hemen bitişinde... :)
~
Baktım sonra, durdum düşündüm bunu, sordum kendime:
-Peki bu gidiş nereye? 
😅
Çocuk gibi bu yaşimda (33) hâlâ hayret makaminda olduğumdan mi daha fazla SUBHANALLAH! çekiyorum aşk ile?
Başladim tefekküre;
içimdeki o muzip meraklı kiz çocuğunun sesiyle
~
Ağacın yeşiline, koyun karnı bulutların güzelliğine, gökyüzünün maviliğine, kalp uçuran o eşsiz tüm nağmelere, müziğe, melodilere...
İzlediğim filmdeki bir repliğe, romandaki  karakterin cazibesine, bir dervişin ilhâm verici sözüne...
Varoluşun, yaradılışın tüm hikmetlerine, canlılardaki bilinçdışına ve bilince...
Hayretlerden hayret beğenmelerime...
~
Dünya hayatının tüm karambolleriyle dağılıp duran kendi bilincimi bile,
yine kendisine hayran bırakan,
kalbimde pirpir edip duran çocuksu coşkunun o büyüsünün peşine, takılıp gidiyorum işte ahh binbir hevesle!
~
Öğrendiği her bilgiyi artık sadece hatırladığını bilerek, her birini ervah-i ezelden belleyip de geldiğine emin, teslim, mutmain bir kalple şükür de güzel ve elbette tüm diğer zikirler de...
~
Lâkin akıl ve bedenin birçok imkâna kolaylıkla ulaştığı bu devirde,
ısrarla uzun uzun SUBHANALLAH! çekmek, hayretimin şükrünü edâ etmenin bir çeşididir belki küçücük bir seccade üzerinde...
~
Şükret...
Sonra şükrettiğin için yine ŞÜKRET 
🤲🏻

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder